Güncellendi
preloader
saved
İşlem Başarılı !

Bizi tercih Ettiğiniz için Teşekkürler



Psikolojik Danışmanlık Nedir? Ne Değildir?

Psikolojik Danışmanlık Nedir? Ne Değildir?

post

Psikolojik danışmanlık nedir?

Psikolojik danışmanlık, insanların hayatlarına dair farkındalığını geliştirip sorumluluk almalarına, yaşanan sorunlara çözüm üretip gerekli değişimleri gerçekleştirmelerine yardım etmek amacıyla belirli bilimsel ve etik dayanaklara göre ruh sağlığı uzmanları tarafından verilen çok yönlü bir hizmettir. Psikolojik danışmanlığın bu uzun tanımında dikkat edilmesi gereken belli noktalar var. Öncelikle bir durumu değiştirmek için duruma dair bir farkındalığın kazanılması gerekir. Görmediğimiz hedefi vuramayız. Fark etmediğimiz sorunu çözemeyiz. Bu “fark etmeme” durumu kimi zaman gerçekten kişide farkındalığın gelişmemesinden kaynaklanabildiği gibi kimi zaman da bir savunma mekanizması olarak karşımıza çıkar. Gerçekler o kadar acı ve dayanılmazdır ki bunları görmemek -daha doğru tabirle görmezlikten gelmek- kişiyi geçici de olsa kaygıdan korur. Çünkü bilmek sorumluluk gerektirir, sorumluluksa çoğu zaman insanlara manevi yükler getirir. Yaşanan sorunlara çözüm üretmek ve gereken değişim adımlarını atabilmekse diğer bir önemli noktadır. Bunlar yapılması söylenmesi kadar kolay olmayan şeylerdir. Çözümler arasından en doğru ve işe yarayacak olanı bulmak, bunun için gerekli adımları atmak ve değişim cesareti göstermek, uzun bir süreçtir; sabır, gayret, özen gerektirir. Var olan sorunları kabul etmekse ideal başlangıç noktasıdır. İstenmeyen durumun varlığını kabul etmek, onu değiştirmek için gerekli bir adımdır. Bununla birlikte kabul etmek, onaylamakla aynı şey değildir. Diğer bir bileşen ise bu hizmeti verecek olan kişilerle ilgilidir. Psikolojik danışmanlık, taviz vermeksizin gerekli eğitimleri almış ve etik ilkelere riayet eden kişiler tarafından verilebilecek bir hizmettir. Psikolojik danışmanlık, iyi niyetli olsa da yeterli eğitim almamış kişilerin ya da eğitim almakla birlikte insanları sadece para kazanılacak müşteri olarak gören kişilerin bulunmaması gereken bir alandır. Etik ve yetkinlik, psikolojik danışmanlığın olmazsa olmaz iki temel parçasıdır.

Psikolojik danışmanlık ne değildir?

Psikolojik danışmanlık sorunlu insanların “düzeltildiği” bir hasta-sağlıklı kişi buluşması değildir (zira gerçek hayatta da hasta ve sağlıklı kişi ayrımı bu kadar net değildir). Psikolojik danışmanlık, ruh sağlığı uzmanının her şeyi bildiği, sürekli öğüt verdiği ya da anlıyorum kelimesinden başka bir şey söylemeyerek sadece dinlediği, danışanın pasif kaldığı zamanı belirli görüşmeler değildir. Psikolojik danışmanlık, sadece ruhsal zorluklar yaşayan insanlar için değildir (insan hayatındaki sorunlar genellikle çok etmenli karmaşık durumlardır). Tüm sorunları kısa sürede çözecek, her şartta ve herkes için işe yarayacak bir tedavi maalesef daha icat edilmedi. Aslında psikolojik danışmanlığın böyle bir misyonu da yok, çünkü psikolojik danışmanlık sihirli bir değnek değildir. Psikolojik danışmanlık, her seansta mutlu olma ve rahatlama sözü de vermez. Yaşanan ruhsal büyümenin sancısıyla birlikte bazen acı çekmek, bazen öfkelenmek, bazense hayal kırıklıkları yaşamak sürecin doğal parçalarıdır. Psikolojik danışmanlık insanlara gül bahçesi vaat etmez. Psikolojik desteğin içeriği Profesyonel psikolojik destek hizmetleri temelde ikiye ayrılır: psikiyatri ve psikoterapi. Psikiyatri, tıp fakültesinden mezun olan ve psikiyatri alanında uzmanlığını tamamlayan hekimlerin çalışma alanıdır. Daha çok ruhsal bozuklukların biyolojik yönüne odaklanır. Sorunların açıklamasında ve tedavisinde tıptan faydalanır. Psikoterapi ise üniversitelerin psikoloji, psikolojik danışmanlık ve rehberlik, çocuk gelişimi gibi lisans programlarında; klinik psikoloji, aile danışmanlığı gibi lisansüstü programlarda formal eğitimini tamamlamış ya da belirli bir psikoterapi ekolünde eğitim almış kişilerin verdiği hizmettir. Psikoterapi konuşma yoluyla sorunları çözmeyi amaçlar. Çoğu zaman psikiyatri ve psikoterapi alanları dirsek temasındadır, olması gereken de budur esasında. Çünkü insan biyo-psiko-sosyokültürel bir canlı olarak tanımlanır ve insana dair bir yardım girişiminde de tüm bu alanları dikkate almak gerekir.

Peki ya ilaçlar?

Ekim yapmak istediğiniz büyük bir tarla düşünün ama tarlanın altı üstüne gelmiş ve herhangi bir şey ekmek mümkün görünmüyor. Ne yaparsınız? Önce tarlanın bir traktör yardımıyla düzeltilip ekim yapılabilecek hale getirilmesi gerekir. Daha sonra tohum atılır ve hasat yapılır. Bu benzetmede tarla insan zihnini, traktör ilaçları, tohum psikoterapiyi, hasatsa sağlıklı duygu, düşünce ve davranışları temsil eder. Sağlıklı duygu, düşünce ve davranışların yeşerebilmesi için önce insanın duru bir zihne sahip olması ve biyolojik sorunlarının tedavi edilmiş olması gerekir, aksi takdirde çabalar dişe dokunur sonuçlar vermeyebilir. Günümüzde beden-zihin bütünlüğü artık herkesçe kabul edilen bir gerçektir. Bedenimiz ve zihnimiz sürekli olarak birbirini etkiler. Doğum sonrası depresyon çok sık görülen, biyolojik değişimlerin ruh sağlığı üzerindeki etkisine örnek olan bir durumdur. Ruhsal zorluk zamanında bebek bekleyen, adetten kesilmesine ve karnının şişmesine rağmen psikiyatriste gittikten sonra aslında hamile olmadığını anlayan (sonrasında karnı kendiliğinden inen) kadının durumu ise beden-zihin etkileşiminin diğer bir boyutudur. İnsandan bahsediyorsak bunlar şaşırılmaması gereken şeylerdir. Bazen yaşananlar insanları o kadar sarsar ki o durumda konuşulacak herhangi bir şeyin, verilecek herhangi bir tavsiyenin etkisi olmaz. Çünkü ruhsal sıkıntı bedensel sorunlara sebep olmuştur ve kişinin biyokimyasal yapısını dahi olumsuz etkilemiştir. Bu durumlarda ilaçlardan destek almak makul bir seçenektir. Ancak dikkat edilmesi gereken bir durum var, ilaçlar kahraman da değildir katil de. Kâr-zarar hesabında kullanılmasının daha iyi olacağına karar verilmiş destek elemanlarıdır. İlaç kullanıldığı için sorunlar yok olmaz. İlaçlar size kaygıyla baş etmeyi, empati yapabilmeyi, sağlıklı ilişki ve etkili iletişim kurmayı öğretmez. Sadece sorunlarla baş etmek için sizi daha hazır hale getirir, ruhsal sarsıntının bozduğu biyokimyasal dengeyi tekrar kurmayı sağlar. İlaçtan sağlanacak yarar yeteri kadar büyükse bazı durumlarda çeşitli yan etkileri de göze almak gerekir. İlaç kullanımına devam etmek gerçekten zor bir süreçtir, ancak yolun sonunda bizi bekleyen sağlıklı günler için sabır göstermeye değer.

Kimler psikolojik destek alabilir/almalı?

Aslında bu sorunun cevabı, ihtiyaç duyan herkestir. İnsan ilişkilerinde yaşanan sorunlar hiçbir zaman tek kişiden kaynaklanmaz. Birden fazla insanın sebep olduğu bir sorunu neden tek başımıza çözmek zorunda olalım ki? Yaşanan soruna başka insanlar dahilse çözüme neden bir uzmanı dahil etmeyelim? Psikolojik desteği, bozuk olanı düzeltmek olarak düşünmediğimizde bu durum daha anlaşılır hale gelir ki zaten psikolojik destek böyle bir şey de değildir. Her yaştan insan yaşadığı sorunlar için bir uzmana başvurabilir. Sorunlar kişiye özeldir ve her sorun yaşayan için zordur. Yeni bir kardeşi olduktan sonra yeme ve uyku düzeninde bozulmalar olan okul öncesi dönemdeki bir çocuk, sınav kaygısı yaşayan bir ergen, evliliğe uyum sağlamakta zorluk yaşayan bir yetişkin ya da ölüm gerçeğini kabullenmeye çalışan ve geçmişiyle barışmak isteyen eşini kaybetmiş bir amca. Psikolojik bir desteğin bu insanlara katacağı çok şey var. Var olan psikolojik bozuklukları iyileştirmek, psikolojik desteğin amaçlarından biri olmakla birlikte tek amaç değildir. Sağlıklı insanları bulundukları durumdan daha işlevsel hale getirmek, sorunlar yaşanmadan önleyici birtakım tedbirler almak da psikolojik desteğin kapsamı içerisindedir. Bu haliyle, toplumdaki herkes psikolojik destek almak için uygun kişidir. Bir uzman görüşmesinde amaç bazen sadece anlaşıldığını hissetmek olur. Bazen eleştirilmeden dinlenmek ve sosyal destek almakken bazen asansör korkusunu yenmek olur insanların beklentisi. Hayatına dair farkındalık geliştirmek, kendisinin farklı yönleriyle yüzleşmek, öfkesini kontrol altına alabilmek, bir topluluk önünde konuşabilmek psikoterapi seanslarında sıkça gündeme gelen amaçlar arasındadır. Ayrıca çoğu zaman psikolojik desteğe başvuran insanların önemli bir kısmını ruh sağlığı uzmanlarının kendileri oluşturur. Hatta bazı psikoterapi yaklaşımlarında kendisi bir uzmana danışan olarak gitmeyen insanların uzman olamayacağı kabul edilir, terapist koltuğunda oturabilmek için önce danışan koltuğunda bulunmak gerekir. Tüm bunlar insana dair, yaşanması normal olan ve çözümü mümkün şeylerdir. Aslolan sorumluluk almak ve kendi gerçekliğiyle yüzleşme cesaretini gösterebilmektir. Psikolojik destek almak bizi deli yapmadığı gibi, psikolojik desteği küçümseyip gereksiz bulmak da bizi daha akıllı yapmaz. Bu açıdan bakınca, ödediği onca maddi-manevi bedele rağmen bir psikoloğa gittiği için “deli” diye damgalanan insanlar için değil de hayatın tam ortasında buz gibi duran sorunları yok sayıp sokaklarda dolaşan sözde “sağlıklı” insanlar için endişelenmek daha doğru olsa gerek.

 

Uzm.Klinik Psikolog M. Enes Kaya

You might also like!

Leave a Comment